Özlem Dilber

Feminist literatürde, kadınların siyasi hak talepleri açısından en çok ele alınan konu Kadınlar Halk Fırkası’nın (KHF) kurulması için yapılan girişim ve bu girişim reddedildikten sonra Türk Kadın Birliği’nin (TKB) kurulmasıdır. Bilindiği üzere 1923 senesinde, Nezihe Muhiddin ve arkadaşları KHF’yi kurmak için hükümete bir başvuruda bulunmuştur. Bu başvuru sekiz ay bekletildikten sonra reddedilir. Başvuru sonuçsuz kalınca, Muhiddin ve arkadaşları 1924’te TKB adında bir dernek kurar. Dernek, Muhiddin’in başkanlığında yoğun bir şekilde seçme ve seçilme hakkı talebinde bulunur. Latife Bekir Çeyrekbaşı döneminde ise aynı yoğunlukta olmasa da kadınlar siyasi hak taleplerini dillendirmeye devam eder. Kısacası, TKB 1935’te kendini feshedene / kapatılana kadar kadınların siyasi hakları derneğin başlıca gündemi olmuştur.

Literatüre göre 1935’te derneğin kapatılması birinci dalga feminist hareketin sonu olur.[1] Bundan sonra 1980’de tekrar bağımsız bir kadın hareketi ortaya çıkana kadar bir “sessizlik” dönemi yaşanır. Halbuki çok partili hayata geçildikten sonra kadınlar yine örgütlenmiş, siyasi hak talepleriyle baskı yapmış, hatta bir parti kurma girişiminde bile bulunmuştur. Bu yazıda, kadın hareketi tarihinin az bilinen bir dönemi olan 1950’li yıllara, bu dönemde kadınların siyasi hak taleplerine ve parti kurma girişimine odaklanarak kadınların hak mücadelesindeki süreklilikler vurgulanmaya çalışılacaktır.

Tek parti döneminden sonra kadınların örgütlenmesinde önemli bir dönemeç 1946’da Cemiyetler Kanunu’nda bulunan ve “aile, cemaat, ırk, cins ve sınıf esasına veya adına dayanan” derneklerin kurulmasını yasaklayan maddenin kaldırılmasıdır. Bu değişiklik yasal olarak kadın derneklerinin kurulabilmesinin önünü açar. 1950’lerde birçok kadın derneği kurulur ve tek parti rejiminin etkisi bu dönemden itibaren ortadan kalkmaya başlar. Bu dönemde etkili olan kadın derneklerinden bazıları Yardım Sevenler Derneği (1928), Türk Kadınlar Birliği (TKB-1949), Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (1949), Kadının Sosyal Hayatını Tetkik Kurumu (1953), Türk Anneler Derneği (1953), Kadın Haklarını Koruma Derneği (KHKD-1954) ve Kadınlar Dayanışma Derneği (1959)’dir. Bu derneklerin hepsi hayırseverlik faaliyeti yapmaktadır. Bunun dışında bazı dernekler ise siyasi hak taleplerinde bulunur ve tek parti döneminde kadınların elde ettiği seçme ve seçilme hakkının uygulanması konusunda baskı yapar. 1950’li yıllarda örgütlü kadınlar parlamentoda kadın milletvekili sayısını artırabilmek için mücadele eder.

1947’de yayın hayatına başlayan ve kadın hareketinin önemli isimlerinden İffet Halim Oruz tarafından çıkarılan Kadın Gazetesi’nde kadınlar, siyasi hakların uygulanmamasını yoğun bir şekilde tartışmaktadır. Her seçim döneminde siyasi partilerin listelerinde az sayıda kadın adaya yer vermeleri, seçimden sonra da mecliste çok az sayıda kadın milletvekili olması ve hiç kadın bakan olmaması kadınlar tarafından çok eleştirilir. Gazetede yazan kadınlar, seçim dönemlerinde köşe yazıları ve röportajlarla bir kamuoyu oluşturmaya ve siyasi partiler üzerinde baskı kurmaya çalışır. Kadınlar siyasi hak açısından eşitlik olmadığını ve haklarını kullanamadıklarını[2]; nüfusun ve seçmen sayısının önemli bir kısmını oluşturdukları halde temsil edilemediklerini söylemektedir. Ayrıca kadınlar, siyasi partilerde çalıştığı ve köylerde parti propagandası yaptığı halde seçim listelerinde yer alamadıklarını da belirtir.[3]

1946’da mecliste “pek arzu edilir bir kemiyet elde edememiş” olan kadınlar 1950 seçimi için bir beklenti içerisine girer.[4] Hatta bu seçimde kadınların siyasete katılımının artacağı düşünülmektedir.[5] Fakat partiler daha az kadın aday gösterir ve önceki döneme göre kadın milletvekili sayısı üçte birine düşer. 1957 seçimi öncesinde yine kadın milletvekili sayısının artacağı yönünde bir beklentinin oluştuğu görülmektedir. Mesela Demokrat Parti’nin kadın milletvekili aday sayısını artıracağı konuşulmaktadır. Hatta Reşide Bayar’ın da özellikle bu talebe destek verdiği ve kadın milletvekili sayısını artırmak için çalıştığı görülmektedir.[6] Fakat bu seçimde kadın milletvekili sayısı çok az artmış ve kadınların talepleri yine karşılanmamıştır.

Kadınların en çok eleştirdiği konulardan birisi, 1935-1946 arasında parlamentoda bulunan kadın milletvekili sayısına çok partili hayata geçildikten sonra hiç yaklaşılamamış olmasıdır. 1960’ta 27 Mayıs askeri darbesine kadar parlamentodaki kadın milletvekili sayısının giderek azaldığı görülmektedir. 1935-1939 arasında parlamentoda 18 kadın milletvekili vardır. 1939-1943’te 16, 1943-1946’da 16, 1946-1950’de 9, 1950-1954’te 3, 1954-1957’de 4 ve 1957-1960’ta ise 8 milletvekili vardır. Kısacası çok partili hayatın rekabetçi ortamında kadınların parlamentoya girebilmesinin zorlaştığı görülmektedir.[7]

Seçme ve seçilme hakkının uygulanması talebini dile getirirken kadınların en çok vurguladıkları nokta, bu hakkın tek parti döneminde Atatürk tarafından kadınlara sağlanan bir hak olduğudur. Kadınlar açısından bu hakkın korunması birinci amaç olarak görünmektedir. Mesela dergideki bir yazıda “Atatürk’ün emanet ettiği inkılâpları geriye değil ileriye götürmek” için çalışmak gerektiği vurgulanır.[8] Başka yazılarda partilerin az sayıda kadın aday göstermeleri “gerileme”, “Atatürk inkilâbına hürmetsizlik”[9], “kadın inkılâbımızın yıllardır gelişemeyen bir tarafı”[10], “Atatürk inkilâplarının en önemlilerinden biri olan kadın inkilâpları bakımından C.H.P.’nin kötü imtihan verdiği” şeklinde yorumlanır.[11] Kadınlar, “Atatürk’ün sağladığı haklar” vurgusu ile siyasi taleplerde bulunurken bir taraftan da uzun süre baskın olacak bir söylemin temellerini atar.[12]

Siyasi hakların uygulanamamasında sadece Cumhuriyet Halk Partisi değil, bütün partiler suçlanır. Oruz’a göre, 1946 ve sonrası partiler birbirleriyle adeta yarışarak az kadın aday göstermiştir.[13] Öte yandan, kadın örgütlerinin siyasi hak talepleri için “bir baskı grubu olarak çalışması” gerektiği de vurgulanır.[14] Oruz, bu dönemdeki kadın örgütlerini eleştirir ve “kadınlığımızın bu mevzuda pasif kalması da partilerin istedikleri gibi hareket etmesini sağlamıştır” der.[15] Mesela TKB, seçim dönemlerinde yeterince çalışmadığı için eleştirilmiştir.[16] Bu dönemde siyasi hak talepleriyle daha çok öne çıkan kadın derneği ise KHKD olur.

Siyasi hak mücadelesinde 1957 seçimi önemli bir dönüm noktasıdır ve kadınlar en yoğun baskıyı bu seçim döneminde yapar. 1957 seçimi öncesinde kadınların otuz kadın milletvekilinin meclise girmesi yönünde bir talepleri olduğu görülmektedir. Hatta “Millet Meclislerinde ve Belediye Meclislerinde kadınların yer alması sosyal kalkınma bakımından çok ehemmiyetlidir” denilmektedir.[17] Fakat bu seçimde de kadın milletvekili sayısının çok az olması yeni bir örgütlenme ile mücadele etmek üzere kadınları harekete geçirir. Bu sefer bir süredir fikir olarak konuşulan kadınlar partisi kurma hedefi için harekete geçilecektir. Kadın Gazetesi’nde, “politika hayatında kampanyalara gereği kadar iştirak edemiyorlar”, “tabiatları icabı daha çekingendirler” ifadeleriyle kadınların siyasetle yeterince ilgilenemediği vurgulanır. Bu yüzden gazete, bir teşekkül kurularak teşvik edilirse “kadınlar daha cesaretle” siyasete atılacaklar diye belirtmektedir.[18] Siyasal alanda eşitliğin sağlanması için kadınların siyasi parti kurarak örgütlenmesi gerektiği fikri giderek ağırlık kazanır.[19]

Bu örgütlenmenin öncüsü Mediha Gezgin olur. Gezgin, 1910’lu yıllardan beri kadın örgütlerinin içerisinde yer almıştır. 1924’te TKB’nin kuruluşunda Muhiddin ile birlikte çalışır. 1949’da TKB yeniden kurulduğunda dernek içerisinde faaliyette bulunur. 1954’te Oruz ile birlikte KHKD’yi kurar. 1950’lerde feminist gündemlerle öne çıkan bir kadın aktivisttir.[20] 1950’lerin ikinci yarısında ise Gezgin, kadınların siyasi hak taleplerinin öncüsü olur. Siyasi parti kurma girişimi için Oruz, “neşriyat alanı dışında bir kadın derneğinden yükselen bu ses, dâvanın en tabiî ve onun için de en kuvvetli sesidir” demiştir.[21] Kadın Gazetesi de bu girişimle ilgili “memlekette yeniden süfrajetlik canlanıyor” başlığını atar.[22] Kadınların istekleri destek bulur fakat parti kurma konusunda bazı itirazlar da olacaktır.

1957 seçimi için partiler az sayıda kadın milletvekili adayı açıklayınca kadınlar hemen harekete geçer ve Park Otel’de bir basın toplantısı yapılır. KHKD idare heyeti üyeleri, “Türkiye’de kadın haklarını korumak için, artık bir Kadınlar Partisi kurmaktan başka çare olmadığını anladık” diyerek bu girişimlere başladıklarını belirtir.[23] Bu toplantıda Gezgin, siyasi partilerin seçim için gösterdikleri kadın adayların sayısını çok az bulduğunu ve bu yüzden bir siyasi parti kurma teşebbüsünde bulunduklarını söyler. Bu fikrin iki senedir gündemde olduğunu belirttikten sonra partinin 1962 seçimine katılacak şekilde kurulmuş ve teşkilatlanmış olacağını da ifade eder.[24]

Toplantıya “kadın dernekleri üyeleri ve şehrin tanınmış kadın şahsiyetleri” davet edilmiştir. Birçok kadın toplantıya katılmış olsa da kadınlar arasında parti kurma fikrinin tam destek bulmadığı görülmektedir.[25] Oruz’un ifadesine göre “görüşmelerden anlaşıldı ki, umumiyetle Kadınlar Partisi kurulması fikrine kadınlığımız muarızdır.”[26] Mesela toplantıya katılıp, parti kurma girişimine karşı çıktığı bilinen derneklerden birisi TKB’dir.[27] Oruz da bu girişime karşı olduğunu şu şekilde ifade etmiştir: “Kadınlardan müteşekkil bir idare şekli kadınlık tezinin aleyhinedir.” Fakat siyasi hakların uygulanmamasına da itiraz edilmektedir. Oruz, kadınların siyasette daha fazla yer almasına yönelik çalışmalar yapılması gerektiğini belirtir. Oruz’a göre yapılması gerekenler, “mevcut partiler içinde, daha fazla bir yer tutmak; seçmen kadınları harekete geçirmek; ve umumi olarak da kadınlığın yetiştirilmesi” için çalışmaktır. Meclislerde “sembolik değil, hakikî varlığı ile kadın bulunmalı ve tesir yaratmalıdır.”[28]

1958 yılı Ocak ayında yine Park Otel’de “otuz beş hanım” parti kuruluşu hakkında toplantı yapar. Toplantı sonunda parti programı açıklanır. Partinin iki temel amacı vardır: “kadınların politika hayatında erkeklerden geride kalmamasını temin” ve “köylü kadınların seviyesini yükseltme”. Parti programı açıklandıktan sonra çok eleştiri alır. Birinci amaca gerek olmadığı düşünülür. İkinci amaç da bütün memleketin kalkınmasıyla ilgili olması sebebiyle kadınlar partisinin “faaliyet imkânlarının üstünde bir iş olduğu” belirtilmiştir.[29]

Öte yandan 1960 senesinde parti tüzüğünün hazırlandığı ve hatta partinin kurulduğu görülmektedir. Tüzük kadın avukatlar tarafından hazırlanmıştır. Tüzükte, “erkeklerin de kadın üye sayısını geçmemek üzere partiye âzâ kaydedilebileceklerine işaret edilmiştir.” Ayrıca “tüzüğün başlıca maddelerini pahalılıkla ve karaborsa ile mücadele ve adliyedeki davaların en kestirme yolla neticelenmesi teşkil etmektedir.”[30] 2 Ocak 1960’ta çıkan Kadın Gazetesi, Kadınlar Partisi’nin İstanbul’da kurulmuş olduğunu yazmaktadır.[31] Fakat 1960’lı yıllarda parti hakkında başka bir bilgi yoktur ve partinin bu yıllarda etkin olmadığı anlaşılmaktadır. Bu partinin daha sonra Türkiye Ulusal Kadınlar Partisi adı altında 1972’de İstanbul’da kurulduğu bilinmektedir. Gezgin’in partinin kuruluşunda etkili olup olmadığına dair bilgi yoktur fakat kurucular listesinde adı yer almaktadır.[32]

Çok partili hayata geçildikten sonra kadınların siyasal alanda seçme ve seçilme hakkının eşit bir hak olarak uygulanması yönünde bir beklentilerinin olduğu, bu beklentileri karşılanmayınca yoğun bir şekilde siyasi hak mücadelesi verdikleri görülmektedir. Bu mücadele için Gezgin ve arkadaşları bir siyasi parti kurma girişiminde bulunmuştur. 1950’lerde bu parti kurulamamış olsa da kadınların siyasi parti ve yönetici elitlerin üzerinde bir baskı oluşturduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, yüzyıl başında Muhiddin ve arkadaşlarının yaptığı gibi bir siyasi parti kurmaya çalışmaları, siyasi haklar mücadelesinde yöntem ve gündem açısından süreklilikler olduğunu bir kez daha göstermektedir. 

 

Teşekkürler: Bu yazı, Tübitak 3501 Kariyer Geliştirme Programı kapsamında 122K781 numaralı ve “Savaş Sonrası Dönemde Türkiye’de Kadın Örgütlenmeleri (1945-1960)” başlıklı proje çalışmalarının bir ürünüdür. Bu yazı için Kadın Gazetesi’nin sayılarını tarayan Zeynep Uçar Kına’ya teşekkür ederim.


Kaynakça

Birincil Kaynaklar

Akis (1954-1960)

Kadın Gazetesi (1947-1960)

İkincil Kaynaklar

Azak, U., de Smaele. H. 2016 “National and Transnational Dynamics of Women’s Activism in Turkey in the 1950s and 1960s: The Story of the ICW Branch in Ankara”, Journal of Women’s History, 3, 47; 41-65.

Çakır, S. 2013. Erkek Kulübünde Siyaset: Kadın Parlamenterlerle Sözlü Tarih. İstanbul: Versus.

Ediz, Z. 1994. Cumhuriyet Döneminde Türkiye’deki Kadın Örgütlenmeleri: Kadın Hakları Açısından Bir İnceleme (1923-1993), (Basılmamış Doktora Tezi), İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü.

Sarıtaş, E. ve Akıllı, Y. Ş. 2023. “Rethinking the ‘Barren’ Decades of Women’s Movement in Turkey: Collective Memory and Intergenerational Conflicts”, Diyâr 1, 46-71.

Tekeli, Ş. 1982. Kadınlar ve Siyasal-Toplumsal Hayat. İstanbul: Birikim Yayınları.

Yaraman, A. 1999. Bir Demokrasi Tartışması: Türkiye’de Kadınların Siyasal Temsili (1935-1999) İstanbul: Bağlam Yayınları.

Yaraman, A. 2001. “Durgunluk Döneminde Cüretkâr Talepler: Kadın Gazetesi” Toplumsal Tarih, 3, 39.

Zihnioğlu, Y. 2003. Kadınsız İnkılap: Nezihe Muhiddin, Kadınlar Halk Fırkası, Kadın Birliği. İstanbul: Metis Yayınları.

Zihnioğlu, Yaprak. 2021. “Bir Siyasal İkilemin Hikâyesi: Latife Bekir Çeyrekbaşı yaşamı, Etkinlikleri”, Toplumsal Tarih, no: 328, 68-75.


[1] Zihnioğlu, 2003; Zihnioğlu, 2021.

[2] İffet Halim Oruz, “Neden bir Kadın Vekil Yok?”, Kadın Gazetesi, 30 Kasım 1957.

[3] “Kadın Partisi”, Kadın Gazetesi, 14 Mayıs 1953; Müşerref Hekimoğlu, “Kadın Seçmenler”, Kadın Gazetesi, 5 Ekim 1957.

[4] İffet Halim Oruz, “Türkiyede Kadın Hareketleri”, Kadın Gazetesi, 6 Şubat 1950.

[5] “Seçimler yaklaşırken”, Kadın Gazetesi, 6 Şubat 1950.

[6] İffet Halim Oruz, “Kim İnkılâpçı?”, Kadın Gazetesi, 21 Eylül 1957.

[7] Tekeli, 1982; Çakır, 2013; Yaraman, 1999.

[8] “Kadın Hakları” Kadın Gazetesi, 30 Kasım 1957.

[9] Halide Nusret Zorlutuna, “Kadın inkılâbımıza dair”, Kadın Gazetesi, 15 Mayıs 1950.

[10] İffet Halim Oruz, “Dikkat Çekici bir makale”, Kadın Gazetesi, 19 Ekim 1957.

[11] Kadın Gazetesi, 2 Kasım 1957; Oruz, “Kim İnkılâpçı?”.

[12] Bkz: Sarıtaş ve Akıllı, 2023.

[13] Oruz, “Kim İnkılâpçı?”.

[14] Yaraman, 2001, 39.

[15] Oruz, “Kim İnkılâpçı?”.

[16] Oruz, “Dikkat Çekici bir makale”.

[17] “Millet Vekilleri Seçimi Yapılırken T.B.M.Meclisine 30 Kadının girmesini bekliyoruz: Milletin yarısından fazlasını teşkil eden kadın vatandaşların temsil edilebilmesi için herhalde bu günkü gibi dört millet vekili ile yetirilmemeli”, Kadın Gazetesi, 28 Eylül 1957.

[18] Kadın Gazetesi, 22 Şubat 1958.

[19] Ediz, 1994, 88.

[20] A.g.e., 81; Azak ve de Smaele, 2016, 52-53.

[21] İffet Halim Oruz, “Yükselen Ses”, Kadın Gazetesi, 12 Ekim 1957.

[22] “Kadınlar Atatürk’ü bir daha Bulamıyacaklarını anladılar” Kadın Gazetesi, 19 Ekim 1957.

[23] Recep Bilginer, “Kadınlar Partisi”, Kadın Gazetesi, 26 Ekim 1957.

[24] “Kadınlar Atatürk’ü bir daha Bulamıyacaklarını anladılar”; Zerrin, 87- 88.

[25] İffet Halim Oruz, “Kadınlar Partisi” Kadın Gazetesi, 18 Ocak 1958.

[26] A.g.e.

[27] Ediz, 1994, 88.

[28] Oruz, “Kadınlar Partisi”.

[29] “Cemiyet”, Akis, 25 Ocak 1958.

[30] “Kadınlar partisi”, Kadın Gazetesi, 9 Ocak 1960; “Kadınlar Partisi Kuruldu” Kadın Gazetesi, 2 Ocak 1960.

[31] “Kadınlar Partisi Kuruldu”.

[32] Ediz, 1994, 90; 94.