Batı kültür çevresindeki parlamenter demokrasilerin doğumunda mutlak iktidarların keyfî vergi salma pratiğine tepki olarak ortaya çıkan “temsilsiz vergi olmaz” ilkesinin önemli bir rol oynadığı görülür (detaylı bilgi için bkz. Çağan, 1980, s. 131). Parlamentonun onayı olmadan halkın vergilendirilemeyeceği düşüncesi, vergilendirme ile temsil arasındaki ilişkinin temel ifadesidir. Bu ifade verginin kanuniliği prensibiyle doğrudan bağlantılıdır.[1] Kanunla konulan vergilerin, kanunlar parlamento tarafından çıkarıldığından, özünde bir temsil ilişkisinin ürünü olma niteliğini taşıdığı düşünülür. Bu düşüncede, halkın temsilcilerinden oluşan parlamentonun vergi koyması temsil vasıtasıyla halkın kendi kendini vergilendirmesi demek olur.

Türk hukukunda, 1982 Anayasası’nın 73. madde hükmünde verginin kanuniliği açıkça ifade edilmekte, vergilendirme yetkisinin kullanımında yasama erkinin asli yetkili olduğu ve yürütme erkinin istisnaen ve sadece yasama erkinin yürütme erkini yetkilendirdiği sınırlı konular bakımından söz sahibi olduğu düzenlenmektedir.[2]

“Temsilsiz vergi olmaz” ilkesi yalnızca vergilendirmenin parlamentonun koyduğu bir kanuna dayanmasıyla sağlanmaz. Verginin kanuniliği yanında, bir de bütçe kanunu vasıtasıyla her yıl ilgili bütçe yılında tahsil edilebilecek vergiler için önceden izin alınması gerekir (detaylı bilgi için bkz. Kaneti vd., 2019, s. 59). Yani her yıl parlamento, o yıl yürütme erkinin toplayabileceği vergiler için bunların kanuni dayanaklarını da bütçe kanununda göstererek ayrıca onay verir.

Klasik bir yaklaşımla bakıldığında “temsilsiz vergi olmaz” ilkesinin vergilendirme yetkisinin kullanılması bakımından iki yönlü bir sonuç doğurduğu düşünülür. Bu ilke bir yandan vergi alacaklısı olan kamu makamının hangi sınırlarda hareket edeceğini söylerken, diğer yandan vergi alacaklısı kendisine çizilen bu sınırlarda hareket etmezse vergi borçlusunun itiraz edebileceği birtakım olanaklar sunar (Kumrulu, 1979, s. 150).

“Temsilsiz vergi olmaz” ilkesini iki yönlü ele alan klasik yaklaşım bakımından, parlamentonun çoğunluk oyu verginin temsilsiz olmadığını imlemede yeterli görülmektedir.[3] Oysa “temsilsiz vergi olmaz” ilkesinden yalnızca parlamento onayını anlamak bir başka yönü eksik bırakır. Parlamentonun kendisine vergi konulan kişileri ne ölçüde temsil ettiği de üçüncü bir yön olarak muhakkak değerlendirilmelidir. Şayet vergilendirmede temsil arayışı parlamenter demokrasilerin doğumunda neredeyse kurucu bir işleve sahipti diyorsak, parlamentoların temsil kabiliyeti de vergilendirmenin demokrasiyle ilişkisinin değerlendirilmesi bakımından aynı önemde bir işlev taşımaktadır diyebiliriz.

Bu yüzdendir ki, “temsilsiz vergi olmaz” ilkesi bir slogan olarak sadece Boston’daki İngiliz sömürgelerinin dilinde yer etmekle kalmamış, örneğin kadınların özgürlüklerini elde etmesi sürecinde de önemli bir ilke olarak savunulmuştur. Süfrajetler, kadınların özgürlükleriyle Amerikan Devrimi’ni başlatan sömürgelerin özgürlükleri arasında kurdukları paralellik ölçüsünde, “temsilsiz vergi olmaz” ilkesini yalnızca erkeklerin seçme ve seçilme hakkına sahip olduğu ve dolayısıyla yalnızca erkeklerin vergi koyabildiği parlamentoların meşruiyetini sorgulamak için özellikle kullanmışlardır (Jones, 2009, s. 17).

Yaklaşık yüz elli yıl sonrasından yani bugünden bakıldığında, süfrajetlerin seçme ve seçilme hakkı bakımından kullandığı temsil argümanı tartışmaya açık olmayacak kadar haklı gözükmektedir. Bugün kadınların, kendilerinin faydası gözetilmeksizin işletilen vergi sistemine eleştirel yaklaşması ile süfrajetlerin bu apaçık argümanı arasında sıkı bir bağlantı vardır (Ooi, 2018, s. 137). Ama bu kez aynı problemin başka bir ifadesi söz konusudur: Seçme ve seçilme hakkına sahip olmaları kadınların parlamentoda temsil edilmesini sağlamış mıdır? Bu soru kâğıt üzerinde temsil yarışına katılabilen ama gerçekte temsil imkânına erişemeyen herkes için genişletilebilir.

Böyle bir soruyu “temsilsiz vergi olmaz” ilkesi bakımından cevaplayabilmek, yukarıda bahsettiğimiz iki yöne ilave üçüncü bir yönle yani vergi konulan kişilerin parlamentoda ne ölçüde temsil edildiğiyle de bağlantı kurarak bir tartışma yürütmekten geçer. Nitekim, özellikle menstrüal hijyen ürünlerinin vergilendirilmesi bakımından kadınların parlamentolarda yetersiz temsili ciddi bir etkiye sahiptir.

Bu anlamda 2018 yılında Kolombiya Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karardan özellikle söz etmek yerinde olur.[4] Menstrüal hijyen ürünlerinden %5 oranında katma değer vergisi alınmasını inceleyen Mahkeme, “temsilsiz vergi olmaz” ilkesi bakımından da değerlendirme yapmış ve şu sonuca ulaşmıştır: Menstrüal hijyen ürünlerinin kadınlar için ikamesi mümkün olmayan bir ihtiyacı karşılamasına rağmen, bu ürünlerin neden vergilendirildiğinin Kolombiya Kongresi’nde hiç tartışılmamış olması “temsilsiz vergi olmaz” ilkesinin ihlali anlamına gelmektedir.[5]

Tüm dünyada parlamentolarda kadınların sayısal temsil oranı %25,1 iken, bu oran Avrupa’da %30,1 olarak dünya ortalamasının üstünde seyretmektedir.[6] Türkiye’de parlamentoda kadın temsilcilerin oranı %17,3’tür ve bu oran Avrupa ortalamasının uzağında, dünya ortalamasınınsa altındadır.[7] Kamu gelir ve harcamaları bakımından önemli bir rol üstlenen TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerininse %10’u, yani yalnızca üç tanesi kadın temsilcilerden oluşmaktadır.[8]

Buna karşılık Türkiye’de menstrüal hijyen ürünleri diğer hijyen ürünlerinden farklı olarak lüks tüketim ürünleriyle aynı grupta, %18 oranında katma değer vergisine tabi tutulmaktadır. Yani kadın temsiline gelince göreli oran az, kadınların vergilendirilmesine gelince ise göreli oran fazla olarak karşımıza çıkmaktadır. Temsildeki bu yetersizlik ve vergilendirmedeki bu çokluk birbiriyle bağlantılıdır.

Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, Kongre’deki kadın temsilcilerin kadın sağlığı için verdiği önergelerin sayısı erkek temsilcilerin kadın sağlığı için verdiği önergelerin neredeyse iki katına denk düşmektedir (Swers, 2005, s. 418-419).[9] Yani kadın temsilcilerin daha çok olduğu bir parlamentoda kadın sağlığı bakımından düzenleme yapılma ihtimali, bunun tersine kıyasla daha fazladır.

Türkiye’de yapılan benzer bir araştırmaya göreyse, kadın temsilcilerin medeni haklar alanında sunduğu kanun tekliflerinin sayısı erkek temsilcilerin medeni haklar alanında sunduğu tekliflerin sayısının üç katına denk düşmektedir (İlter ve Bulut, 2020, s. 180-181). Eğitim, göç, sosyal politikalar, işçi ve çalışan hakları alanlarında da kadın temsilciler erkek temsilcilere kıyasla daha çok sayıda kanun teklifi sunmaktadır (agy.).

Öte yandan Türkiye’de yapılan başka bir araştırma parti disiplininin, TBMM İçtüzüğü kurallarının ve ailevi sorumlulukların TBMM’deki kadın temsilcilerin yasama faaliyetindeki etkinliğini engellediğini tespit etmiştir (Gençkaya, 2011, s. 25 vd.). Yani parlamentoya seçilmiş olsa dahi etkin bir şekilde eylemde bulunabilmesi için kadın temsilcilerin bu tür yapısal engellerle de mücadele etmesi gerekmektedir.

Bu çerçevede, temsilin yalnızca verginin kanuniliğine uygunluk ölçüsünde gerçekleşemeyeceği ortaya çıkmış gözükmektedir. Menstrüal hijyen ürünlerinin vergilendirilmesi örneğinin tartışmayı berraklaştırdığı düşünülürse, ürünlerin ikamesi mümkün olmadığı ve kullanımı kadınlar arasında yaygın olduğu için yalnızca kadınların ödemek durumunda kaldığı vergilerin, nicel ve nitel anlamda gerçek bir temsilden söz edilemeyecek bir şekilde konulması “temsilsiz vergi olmaz” ilkesinin ihlali anlamına gelebilecektir.[10]

Bu kısa blog yazımızın hızlı bir sonucu olarak salt parlamento onayının “temsilsiz vergi olmaz” ilkesinin yerine getirilmesi için yeterli olduğuna inanmak, parlamentonun temsil kabiliyeti hesaba katılmadığından, ancak safdillik olarak yorumlanabilir diyebiliriz. Kadınların vergilendirilebilmesi için, süfrajetlerin yerinde bir analojiyle savundukları üzere, önce kadınların seçme ve seçilme imkânına sahip olması gerekir. Sonra bu imkânın gerçeğe dönüşebilmesi, yani parlamentolarda gerçekten kadınların bulunması gerekir. Bundan da öte, kadınların parlamentoya seçildiklerinde bu kez de temsil olunanların hak ve menfaatleri için eylemde bulunabilme kabiliyetine kavuşması ve başka yapısal eşitsizliklerle engellenmemesi gerekir. “Temsilsiz vergi olmaz” ilkesindeki temsil arayışının hakkını ancak böyle bir temsil verebilir. Bunu sağlamayan bir vergilendirmenin meşruiyeti bu anlamda sorgulanmaya muhtaçtır.

 

Kaynakça

Çağan, N. (1980). Demokratik sosyal hukuk devletinde vergilendirme. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 37(1), 1980, 129-151.

Doğrusöz, A. B. (1985). Vergilendirme yetkisinin yasama ve yürütme organları arasında bölüşümü. İdare Hukuku ve İlimleri Dergisi, 1-3, 65-76.

Gençkaya, Ö. F. (2011). Kadın milletvekillerinin yasama ve denetim faaliyetleri ve rolleri (1935-2007). Yasama Dergisi, 18, 5-34.

İlter, E. ve Bulut A. T. (2020). Türk siyasetinde kadının niteliksel temsili: Meclis faaliyetleri üzerinden sayısal bir analiz. Siyasal: Journal of Political Sciences, 29(1), 165-188.

Jones, C. C. (2009). Dollars and Selves: Women’s Tax Criticism and Resistance in the 1870s. A. C. Infanti ve B. J. Crawford (Der.), Critical Tax Theory içinde (s. 13-21). Cambridge University Press.

Kaneti, S. Ekmekci, E., Güneş, G., Kaşıkcı, M. (2019). Vergi hukuku. İstanbul: Filiz Kitabevi.

Kumrulu, A. G. (1979). Vergi hukukunun birkısım anayasal temelleri. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 36(1), 147-162.

Lopez, L. (2019). “Tampons are a necessity yet are being taxed unconstitutionally. Berkeley Political Review Opinion. http://bpr.berkeley.edu/2019/11/27/tampons-are-a-necessity-yet-are-being-taxed-unconstitutionally/, erişim tarihi: 4.12.2020.

Olaya, M. A. (2019). Blood, taxes, and equality. Oxford Human Rights Hub Blog, http://ohrh.law.ox.ac.uk/blood-taxes-and-equality/, erişim tarihi: 1.12.2020.

Ooi, J. (2018). Bleeding women dry: Tampon taxes and menstrual inequity. Northwestern University Law Review, 113(1), 109-153.

Pitkin, H. F. (1967). The concept of representation. University of California Press.

Pitkin, H. F. (2004). Representation and democracy: Uneasy alliance. Scandinavian Political Studies, 27(3), 335-342.

Sancar, S. (2018). Siyasal kararlara katılımda toplumsal cinsiyet eşitliği haritalama ve izleme çalışması. CEİD Yayınları.

Swers, M. L. (2005). Descriptive and substantive representation: an analysis of sex differences in cosponsorship activity. Legislative Studies Quarterly, 30(3), 407-433.

[1] Hatta yargı kararlarında bazen “temsilsiz vergi olmaz” ilkesiyle verginin kanuniliğinin birbirinin yerine kullanıldığına rastlamak mümkündür. Örnek olarak bkz. Anayasa Mahkemesi, E. 2011/13 K. 2012/13, karar tarihi 22.3.2012.

[2] Detaylı bilgi için bkz. Doğrusöz, 1985, s. 67 vd. Ayrıca belirtmek gerekir ki, bahsettiğimiz bu çerçeve olağan durumdaki vergi rejimini açıklar. Olağanüstü vergi rejimi bakımından, Anayasanın 119. maddesinin izni ve 2935 sayılı Olağanüstü Hâl Kanununun 10. maddesinin düzenlemesiyle, ağır ekonomik bunalım sebebiyle olağanüstü hâl ilan edilmesi durumunda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi yoluyla vergi içeren tedbir ve yükümlülükler konulması mümkündür.

[3] Bütçe kanunu ile verilen önceden izin bakımından kanunlaştırma usulü farklıdır. Usule ilişkin farklılıklar için öncelikli olarak bkz. 1982 Anayasası, 161/3.

[4] KOÇ-KAM’ın 6-7 Kasım 2020 tarihlerinde düzenlediği “Toplumsal Cinsiyet ve Haklar” başlıklı Genç Araştırmacılar Sempozyumu’nda sunduğum tebliğe cevaben Kolombiya Anayasa Mahkemesi’nin kararından bahseden ve kararı benimle paylaşan İlayda Eskitaşçıoğlu’na teşekkür ederim.

[5] Mahkemenin bu kararı vergilendirmenin tartışılmamış olmasıyla ilişkilidir, yani kadınların temsil edildiği bir parlamentoda bu konu gündeme gelse ve tartışılsaydı temsil şartı sağlanmış olacaktı. Detaylı bilgi için bkz. Olaya, 2019. Kararın İspanyolca dilindeki tam metni için bkz. Kolombiya Anayasa Mahkemesi, http://www.corteconstitucional.gov.co/relatoria/2018/C-117-18.htm, erişim tarihi: 1.12.2020.

[6] Bkz. Inter-Parliamentary Union, http://data.ipu.org/women-averages, erişim tarihi: 5.12.2020.

[7] Bkz. http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/milletvekillerimiz_sd.dagilim, erişim tarihi: 5.12.2020. Ayrıca tarihsel ve karşılaştırmalı bir değerlendirme için bkz. Sancar, 2018.

[8] Bkz. http://komisyon.tbmm.gov.tr/uyeler.php?pKomKod=17, erişim tarihi: 5.12.2020.

[9] Bu çalışmadan hareketle yapılan bir değerlendirme için bkz. Lopez, 2019.

[10] Bu kısa blog yazısında Hanna Fenichel Pitkin’in ortaya koyduğu temsil kuramının aydınlatabileceği bir çerçeveyi çizmeye çalıştım, ancak yazının hacmi nedeniyle veri ve sorularla yetinip bu kuramsal tartışmalara girmedim. Temsile ilişkin soruları çoğaltmak ve bazı cevaplara ulaşmak isteyenler için bkz. Pitkin, 1967; Pitkin, 2004, s. 335-342.