Sanat Dünyasında Kadın

Tuğba Aydın Öztürk

 

Giriş

Sanat dünyasında kadınlar yüzyıllardır yeterince temsil edilmemiş ve sanat tarihi yazınında kendilerine yer bulamamıştır. Nochlin (1973) bu konu hakkında sorulması gereken soruyu yüksek sesle sorar: “Neden hiç büyük kadın sanatçı yok?” Toplumsal cinsiyet ile sanat dünyasının ilişkisi her zaman sorgulansa da 1970-80’lerde bu konuda yoğun tartışmalar yaşandığı görülür. Konu hakkında sosyoloji, kültürel çalışmalar, medya, eğitim, sanat tarihi gibi farklı alanların çatısı altında çok sayıda çalışma mevcuttur (Beasley, 2005; Connell ve Pearse, 2014; Weeks, 2009; Tyler ve Bennett, 2010; Robinson ve Richardson, 2015).

Gerilla Kızlar[1] adlı feminist aktivist grup, 1980’lerin ortalarından itibaren sanat dünyasında var olan cinsiyetçilik, ayrımcılık ve ırkçılıkla savaşmıştır. Bu grup, kadın ve erkek sanatçıların sanat müzelerinde aynı oranda temsil edilmemesine dikkat çekmiş ve ABD’deki Metropolitan Müzesi’ni eleştirmiştir. Sloganları ise “Kadınlar Met. Müzesi’ne girmek için illaki çıplak mı olmalı?” sorusudur. Duggan ve Hunter (1995), bu yılları sosyopolitik açıdan cinsiyet savaşları olarak tanımlamaktadır. Frederickson ve Webb (2003) ise, Rönesans’tan günümüze dek yaşamış 13 kadın sanatçının hayatına odaklanmakta ve sanat dünyasında nasıl dışlandıklarını incelemektedirler. Yakın zamanda Türkçe literatürde de sanat dünyasında kadının yerini ve var olma çabasını ele alan çalışmalar yapılmıştır (Akalın ve Baş, 2018; Ulusoy, 2017; Özkişi, 2012).

Sanat Dünyasında Kadının Temsili Sorunsalı

Bilindiği üzere kadın sanatçılar, sanat dünyasında gelir eşitsizliğine uğramakta ve ekonomik kalkınmada zorluklar yaşamaktadır. Bunun sebebi iş olanaklarına ve fırsatlara ulaşmada karşılaştıkları eşitsizlik problemi ve genel anlamda ağın dışında kalmalarıdır. Böylece kamuoyu görünürlüğü sağlama ve işbirlikçilerine ulaşmada pek çok sorunla karşı karşıya kalmaktadırlar. Öte yandan son araştırmalar bize, sanat dünyasında kadınların birbirleriyle daha az bağlantılı olduğunu ve sosyal bağları ile ağ becerilerinin daha zayıf olduğunu göstermektedir. Bu araştırma (Everett ve McAndrew, 2015),  ilişkilerde sosyal sermayenin önemini ve sanat dünyasında kadınlar arasındaki ağların gerekliliğini ortaya koymaya yöneliktir. Çalışmada cevap aranan sorular aşağıdaki gibidir:

–          Kadın sanatçılar sanat dünyasında nasıl daha aktif rol alabilir?

–          Sosyal sermaye ve ağlar aracılığıyla fırsatlara nasıl erişebilirler?

–          Akademisyenleri, sanat endüstrisindeki iş kadınlarını, politika belirleyicileri, yerel idareleri, kooperatifleri ve sanatçıları bir araya getiren bir ağ oluşturmak, kadın sanatçılar için bir fırsat yaratabilir mi?

Toplumsal cinsiyet araştırmaları, feminist teori ve sanat dünyası ile sosyal ağlar arasındaki ilişkiler üzerine geniş bir literatür mevcuttur. Ancak buna rağmen, kadın sanatçıların sanat dünyasında yeterince temsil edilmemesi konusu hâlâ tüm dünyada geçerliliğini koruyan bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Aşağıda 2000’li yıllarda yapılan bazı araştırma sonuçlarına değinilecektir ve bu raporlar kadın sanatçıların yaşadığı sosyoekonomik eşitsizlikler ve endüstride var olamama hakkında güncel sonuçlar taşıması açısından oldukça önemlidir. Bahsi geçen raporlar tarafsız olması için farklı sanat dalları ve farklı ülkelerden elde edilen verilere göre seçilmiştir.

2016’da Amerika’da yapılan Sanatta Kadın Ulusal Müzesi isimli araştırma projesine göre, galerilerin %78’inde daha çok erkek sanatçıların eserleri yer alırken yalnızca %5’inde kadın ve erkek sanatçıların eserleri eşit şekilde temsil edilmektedir (National Museum of Women in the Arts, 2016). Bonham-Carter (2016) tarafından Freelands Vakfı bünyesinde yapılan araştırmanın sonucuna göre Birleşik Krallık’ta sanat ve tasarım fakültelerinden mezun olan öğrencilerin %63’ü kadın olmasına rağmen, Londra’nın en bilinen galerilerinde sergilenen eserlerin sadece %29’u kadın sanatçılara aittir. Görüldüğü üzere kadınların sanat eğitimine ulaşmasının önündeki engeller uzun yıllar önce kalkmış olsa bile, mesleği icra etme şansı yakalamada bu oran çok daha düşük olmaktadır. Bu örnek, sanatın en önemli temsil merkezlerinden biri olan Londra’da gerçekleşmesi açısından da önem taşır. Sanatın merkezî temsilinin en güçlü olduğu şehirlerin başında gelen bir yerde bile kadın sanatçılar görünürlük mücadelesi vermektedir. Öte yandan bu eşitsizlik durumu yalnızca sanat üreten kişiler tarafında tecrübe edilmez, yönetici pozisyonlarında da kadınların temsil oranı oldukça düşüktür. 2014 yılında yapılan “Sanat Müzesi Yöneticiliğinde Toplumsal Cinsiyet Ayrımı” isimli araştırma, müze yöneticilerinin yalnızca %24’ünün kadın olduğunu ve dahası, bu kişilerin erkek meslektaşlarından %30 daha az oranda para kazandığını ortaya koyar (Gan vd., 2014).

Sanat dünyasının bir alt dalı olan müzik endüstrisi, erkek egemenliğinin en yoğun olarak görülebileceği alanların başında gelir. ABD’de bulunan Annenberg İletişim ve Gazetecilik Okulu’nun yayımladığı araştırma (Smith, Choueiti ve Pieper, 2016), müzik sektöründeki toplumsal cinsiyet eşitsizliğini büyük oranda gözler önüne sermektedir. Araştırma kapsamında 681 prodüktör yani müzik yapımcısıyla görüşülmüştür. Müzik prodüktörü en temelde, bir müzik albümünün sıfırdan başlayarak satışa çıktığı sürece kadar olan basamaklarda yönetsel kararları veren ve sanatçının sektörde doğru yerde konumlandırılmasına katkıda bulunan kişidir. Görüşülen 681 prodüktörün %98’i erkek, %2’si kadındır. Yani müzik sektörüyle ilgili kararları alan kişiler hemen hemen sadece erkeklerdir. Bu oran, performans gösteren sanatçıya geldiğinde, kadın sanatçılar lehine bir nebze iyileşme gösterir. Çalışmanın verilerine göre, global müzik endüstrisinde çalışan sanatçıların %83,2’sini erkek ve %16,8’ini kadın müzisyenler oluşturur. Annenberg İletişim ve Gazetecilik Okulu araştırmacıları bu sanatçıların popüler olmuş ve büyük dinleyici kitlesine ulaşmayı başarmış 2.767 şarkısını incelemiştir. Bahsi geçen popüler şarkıların %87,7’si erkek ve %12,3’ü kadın sanatçılara aittir. Görülmektedir ki küresel müzik pazarında kadınlar yönetimde değildir ve performansta da oldukça düşük bir oranla temsil edilmektedirler. Son olarak araştırmacılar, 2013 ile 2018 arasındaki Grammy ödüllerine aday gösterilen sanatçılar üzerine bir incelemede bulunmuştur. İsmini gramofondan alan Grammy Müzik Ödülleri, Amerika’da 1957 yılından beri düzenlenir. NARAS Vakfı (The Recording Academy) tarafından seçilen çok sayıda alt kategoriyle sanatçılar ödüllendirilir. Örneğin Ocak 2020’de Los Angeles’ta düzenlenen ödül töreninde 108 farklı kategori ve 30 müzik türüne yer verilir. Bu anlamda müzikal çeşitliliğe yer verildiğini söylemek mümkündür. Dünya müzik endüstrisinin en prestijli ödülü olarak, sinema sektöründeki Oscar’la eşdeğer görülmektedir. Annenberg Okulu’nun yaptığı analize göre, 2013-2018 yılları arasında ödüle aday gösterilen 899 müzisyenin %90,7’si erkek, %9,3’ü kadın sanatçıdır. Buradaki problem kadınların erkek sanatçılardan daha az ödül almasından ziyade, yalnızca onda bir oranında aday gösteriliyor olmalarıdır.

Başka bir müzik endüstrisi araştırması 2015’te online dergi Fusion tarafından yapılmıştır (Steffenberg, 2015). Raporda kadınların müzik festivallerinde %10 oranında sahne aldıkları, Top 40 listelerinde yer alan şarkıların sadece %26’sının kadın şarkıcılara ait olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Öte yandan Top 40 listesi, dünyanın her yerinde o dönemin en fazla dinlenen şarkılarının bir araya gelmesiyle oluşur. Fusion dergisinin araştırması 2015 yılındaki Top 40 listelerindeki şarkıların bestecilerinden hiçbirisinin kadın olmadığını belirtmektedir. Bestecilik dünyasında kadınlar hiç temsil edilmez. Öte yandan bu yeni bir durum da değildir. 2015’te Everett ve McAndrew, Nochlin’in 1973’te sorduğu “Neden hiç büyük kadın sanatçı yok?” sorusuna göndermede bulunarak şu temel soruya odaklanırlar: “Neden hiç büyük kadın besteci yok?” Buradaki büyük sanatçı kavramı, sanatçının müzikal yeteneği veya üretkenliği açısından değil, dünyaca tanınması/star olup olmaması durumuyla ilgilidir. Sanat dünyası ve kadının temsiliyeti ya da daha genel ifadeyle söylemek gerekirse kadın sanatçıların yaşadığı toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusu uzun yıllar boyunca literatürde erkek egemenliği üzerinden ele alınmıştır. Ancak Everett ve McAndrew (2015) bu egemenliğin varlığını kabul etmekle birlikte konuya farklı bir açıdan değinirler. Kadın sanatçıların kendi aralarında ve diğer erkek sanatçılarla kurdukları sosyal ilişkilerin zayıf olduğunu savunurlar. Araştırmaya göre “Kadın besteciler birbirleriyle daha az bağlantılıdır ve erkek bestecilerin %94’ü diğer erkek bestecilerle sosyal ilişkilere sahipken, kadın bestecilerde bu oran %21’e düşer. Ardından BBC’den O’Brian (2013), “Kadınların ağ kurma becerilerini geliştirmeleri mi gerekiyor?” diye sorarak konuyu yeniden gündeme getirir.

Sosyal Ağ Kurma ve Sanatta Var Olma

Bu ön çalışmanın ana fikri, eğer kadın sanatçılar birbirleriyle daha fazla iş birliği yaparsa ve yaratıcı sektörlerdeki yerel yetkililere, akademisyenlere ve yöneticilere ulaşma fırsatı yakalarlarsa ağa dahil olup olamayacaklarını sorgulamaktır. Sanatçının iş birlikleri yapması ve bir sosyal ağ içinde olması sektördeki görünürlüğünü artırabilir mi? Ekonomik kalkınma ve eşit haklara sahip olma, sanat dünyasında çalışan her üreticinin –biyolojik cinsiyeti ya da cinsel yönelimi ne olursa olsun– hakkı olmalıdır. Bu sanatçıların bir araya gelebileceği ağlar inşa etmek, sanatçıları mesleki bir ağın içine dahil eder ve aşağıdaki imkânları sağlayabilir:

–          Farklı paydaşlarla iş birliği yapmak

–          Ağ oluşturma becerileri kazanmak

–          Sanat dünyasında görünürlük kazanmak

–          Toplumsal cinsiyet, ağ ve sanat ilişkisi hakkındaki akademik literatüre katkı sağlamak

–          Politika belirleyicilerle ortak çalışmalar geliştirmek.

British Council tarafından yayımlanan “İngiltere’de Kadın ve Kız Çocuklarının Cinsiyet Eşitliği ve Güçlendirilmesi Raporu”[2], beş sürdürülebilir kalkınma hedefine sahiptir ve “kültürel sektörler” bunlardan biridir. Raporda “kadınların sanat ve medya sektörlerinde yeterince temsil edilmediği” belirtilir. İngiltere Sanat Konseyi çeşitlilik, yerel yönetimlerle çalışma ile çocukları, gençleri ve yaşlıları destekleme gibi bazı stratejik önceliklere sahiptir. İngiltere’deki Kültür, Medya ve Spor Dairesi ise, ülkenin her yerindeki kadınlara ve her türlü eşitliğe karşı sorumluluğa sahiptir.

Türkiye Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine çalışmaktadır. Kurum, iş dünyasındaki kadınların koşullarını iyileştirmeye odaklanan ulusal ve uluslararası projeleri desteklemektedir, ancak projeler sanat ya da yaratıcı endüstrilerdeki kadınlarla ilişkili değildir. Bu alanlarda çalışan kadınlar genelde “diğeri/öteki” konumunda kalır. İş hayatındaki kadınları bir araya getiren projeler her ne kadar toplum refahına ve kadınların iş dünyasına katılımına yönelik çok olumlu işler olsa da sanatçıları bir araya getiren ve durumlarını iyileştirmeye yönelik çalışma sayısı yok denecek seviyededir.

Sonuç Yerine

Görüldüğü üzere kadın sanatçılar, tüm sanat tarihine ve farklı sanat dallarına bakıldığında toplumsal cinsiyet eşitsizliğine uğramıştır. Bu durum günlük hayatta çok sayıda örnekte kendini gösterebilmektedir. Örneğin, kadın ressamların nasılsa kariyerlerine erkek meslektaşları kadar istikrarlı devam etmeyeceklerini düşünen koleksiyonerler, daha en baştan bu ressamların tablolarını satın almamayı tercih edebilir. Ya da bir önceki yüzyıla kadar çok yaygın bir şekilde devam ettiği üzere, kadın yazarlar ancak isimlerini bir erkek ismiyle değiştirdiklerinde romanlarını yayımlatacak bir yayınevi bulabilmişlerdir.

Kadınların sanat alanındaki mesleklerde var olma çabası her zaman güç olsa da aslında sanat sektörü ekonomik istikrar anlamında her iki cinsiyet için de zorlayıcıdır. Örneğin, müzik dünyasına baktığımızda erkek bestecilerin eserlerinin daha fazla icra edildiği, isimlerinin nota kitaplarında daha fazla yer aldığı ve böylece müzik tarihine geçtiklerini görürüz. Ancak öte yandan hemen hemen tümü, bestecilikten kazanacakları maddi gelir düzensiz olacağı için öğretmenlik de yapmıştır. İngiltere’deki ünlü erkek besteciler arasındaki sosyal ağları inceleyen Everett ve McAndrew (2015), bu müzisyenler arasında çok yüksek bir iletişim ağı olduğunu, birbirlerine sıkça öğrenci gönderdiklerini ve referans olduklarını ortaya koymaktadır. İş dünyasında sıklıkla görülen ve literatüre “men’s club” yani erkekler kulübü olarak geçen bu örüntü, yüzyıllardır farklı mesleklerdeki erkekler arasında gelişerek bugüne gelmiştir. Son yıllarda hem dünyada hem de Türkiye’de iş dünyasındaki kadınlar arasında yükselen bir eğilim olan “sisterhood” yani kız kardeşlik kavramı da aslında bir nevi yukarıda bahsedilen kulübe karşılık gelebilir. Çünkü profesyonel bir meslekte var olma meselesi, kişinin yalnızca iyi niteliklere sahip olmasıyla değil, sosyal sermayeye sahip olmasıyla da ilgilidir. Tüm kurumsal iş kolları bir yana, bazı sanat dallarının hâlâ kendi içinde kurumsallaşma çabası vermesi de profesyonelleşmenin önündeki engellerden biridir. Bu sebeple sanat dünyasındaki kadınların hem erkek ve kadın meslektaşlarıyla aynı sosyal ağda olması, hem de çeşitli projelerle yönetici pozisyonları için desteklenmeleri gerekmektedir.

Kaynakça

Akalın, T. ve Bas, R. (2018). Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kadın sanatçılara yansıması. Marmara University Journal of Women and Gender Studies, 2(2), 112-128.

Beasley, C. (2005). Gender and sexuality. Critical theories: Critical thinkers. Londra: Sage.

Bonham-Carter, C. (2016). Representation of Female Artists in Britain in 2016. Research paper no. 2, Freelands Foundation. https://freelandsfoundation.co.uk/research/representation-of-female-artists-in-britain-2016. Son erişim tarihi: 13 Mayıs 2020.

Connell, R. ve Pearse, R. (2014). Gender: In world perspective. Cambridge: Polity

Duggan, L. ve Hunter, N. (1995). Sex wars: Sexual dissent and political culture. New York ve Londra: Routledge.

Everett, M. ve McAndrew, S. (2015). Symbolic versus commercial success amongst British female composers. N. Crossley, S. McAndrew ve P. Widdop (Ed.). Social Networks and Music Worlds içinde (s. 61-88). Londra: Routledge.

Frederickson, K. ve Webb, S. E. (2003) Singular women: Writing the artists. Berkeley: University of California Press.

Gan, A. M., Voss, Z. G., Phillips, L., Anagnos, C. ve Wade, A. D. (2014). The Gender Gap in Art Museum Directorships (report). Association of Art Museum Directors. https://aamd.org/sites/default/files/document/The%20Gender%20Gap%20in%20Art%20Museum%20Directorships_0.pdf. Son erişim tarihi: 12 Nisan 2020.

National Museum of Women in the Arts. (2016). Annual report FY 2016.  https://nmwa.org/publications/annual-report-2016. Son erişim tarihi: 13 Mayıs 2020.

Nochlin, L. (1988). Why have there been no great women artist? Women, Art and Power and Other Essays içinde (ss. 145-176). New York: Harper & Row.

O’Brian, J. (2013). Do women need to improve their networking skills?. BBC, Washington. http://www.bbc.co.uk/news/business-24801975.

Özkişi, Z. G. (2012). Toplumsal cinsiyet bağlamında Türkiye’de Kadınların bestecilik eğitimine erişimi ve bestecilik kariyeri. Turkish Studies, 7(3), 2105-2114.

Robinson, V. ve Richardson, D. (Ed.). (2015). Introducing gender and women’s studies. Basingstoke: Palgrave Macmillan.

Smith, S. L., Choueiti, M. ve Pieper, K. (2016). Inequality in 800 popular films: Examining portrayals of gender, race/ethnicity, LGBT, and disability from 2007-2015. Media, Diversity & Social Change Initiative. USC Annenberg. https://annenberg.usc.edu/sites/default/files/2017/04/10/MDSCI_Inequality_in_800_Films_FINAL.pdf

Steffenberg, G. (30 Haziran 2015). %75 of top music festival acts are male. Fusion reports. https://www.thewimn.com/fusion-reports-75-of-top-music-festival-acts-are-male/. Son erişim tarihi: 13 Mayıs 2020.

Tyler, I. ve Bennett, B. (2010). “Celebrity chav”: Fame, femininity and social class. European Journal of Cultural Studies, 13(3), 375-393.

Ulusoy, D. (2017). Plastik sanatlarda toplumsal cinsiyet: Feminizme karşı feminizm. Sosyoloji Konferansları, 55(1), 413-444.

Weeks, J. (2009). Sexuality. Londra: Routledge.

[1] Guerrilla Girls. Tate Exchange Associate. https://www.tate.org.uk/art/artists/guerrilla-girls-6858. Son erişim tarihi: 12 Nisan 2020.

[2] https://www.britishcouncil.org/society/womens-and-girls-empowerment/gender-equality-uk. Son erişim tarihi: 13 Mayıs 2020.